Tez

“Nâzım Hikmet’in Sömürgecilik Karşıtı Şiirlerinde Romanlaşma, Çok Seslilik ve Mizah”. Ankara: Bilkent Üniversitesi, 2008.
(Danışmanlar: Prof. Talât Halman ve Hilmi Yavuz)

 

Bu tezin konusunu, Nâzım Hikmet’in Jokond ile Sİ-YA-U (1929), Benerci Kendini Niçin Öldürdü? (1932) ve Taranta-Babu’ya Mektuplar (1935) adlı eserlerinde, “romanlaşan” şiirin biçim ve üslup özelliklerinin sömürgecilik karşıtlığının tarihsel maddeci bir perspektifle ele alınmasındaki işlevi oluşturmaktadır. Tezin temel hareket noktasını, Nâzım Hikmet’in anlatı şiirlerinin “roman” olduğunu iddia ederek okura sunduğu yeni “okuma kontratı” ve Sovyet roman kuramcısı Mikhail Bakhtin’in, romanın edebiyat sahasında egemenlik kazandığı dönemde, şiir de buna dâhil olmak üzere diğer türlerin “romanlaştığına” dair görüşleri oluşturmaktadır. Bakhtin’e göre, romanlaşan türlerde gözlemlenen temel dönüşümler arasında, çok seslileşmenin yanı sıra, egemen ideolojinin dayattığı tek sesliliği görecelileştiren mizahi bir üslubun belirginleşmesi önemli yer tutar. İşte bu çerçevede, Nâzım Hikmet’in adı geçen eserlerinin romanlaşarak çok seslileştiği ve bu dönüşümün, Avrupalı üst sınıflar ile “doğal işçi sınıfı” addedilen sömürge halkları arasındaki sınıfsal çatışmanın temsil edilmesine hizmet ettiği; yine romanlaşma ile ilintili olarak ele alınan mizahi üslubun da, bu sınıfsal çatışmanın sömürge halkların sembolik düzlemdeki devrimiyle sonuçlanmasında işlev gördüğü iddia edilmiştir.